Tag Archives: bilinçli bağlantılı nefes

Yeni Başlayanlar için Meditasyon 101-3

Yeni Başlayanların Yaşayabileceği Engeller

Meditasyona yeni başladığınızda, huzursuzluk, sıkılma hali, korku, endişe, bunalmış ya da genel olarak direnç gibi engellerle karşılaşmak tamamen normaldir. Ben ilk başladığımda, kesinlikle oturamıyordum, içimde hep bir bir yere yetişme hali, aklımda yapacaklar listem oluyordu. Sonra fark ettim ki, yaptığım saat benim için uygun değil, bazı işleri halledip, ondan sonra yaptığımda daha rahat oturabiliyorum.

Zamanla ve pratikle, tüm engeller azalır ve süreç daha kolay hale gelir. Hepimizin meditasyona büyük bir şartlanma hatta ömür boyu yerleşmiş bir şartlanma ile meditasyona oturduğunu hatırlamakta fayda var. Zihin meşgul olmaya alışıktır. Sessizliğe alışkın değildir. Bu yüzden, hiçbir şey yapmama ve sadece durma fikrine alışana kadar doğal olarak direnecektir.

Engel 1: Zaman Yaratmak /Ayırmak

En yaygın bahane ya da dirençlerden biridir. “Zamanım yok”, “çok meşgulum” gibi… İlk başladığınız zamanlarda, düzensizlik olabilir, bir veya üç gün kaçırmanızın bir önemi yoktur. Unutmamanız gereken, düzenli bir uygulama en etkilidir ve asıl önemli olan, kaldığınız yerden devam etmeniz ve zihninizin sağlığını korumak için kendinize 10 veya 15 dakika – veya seçtiğiniz süre ne olursa olsun – vermenizdir. En son meditasyon yaptığınızdan bu yana, diyelim ki bir ay daha uzun sürdüyse, bazı temel bilgileri tekrar gözden geçirmek bile işe yarayabilir. Zamanla mı yanlış? Başlama motivasyonum neydi? Bu süreçte hayatımda değişen bir şeyler mi oldu gibi?

Engel 2: Uykulu Hissetmek

Bir meditasyon pratiğine başlarken uykulu hissetmek ve hatta belki de başının süreçte düşmesi normaldir. Bunun nedeni, zihnin “hiçbir şey yapmamak” ile gevşemeyi birbirine karıştırmasıdır. Sonunda, rahat bir odaklanma (elde etmeye çalıştığınız şey) ile tam gevşeme (meditasyonun bir yan ürünü) arasındaki farkı anlayacaktır.

Pratikte odaklı ve uyanık kalmak için yararlı olabilecek üç ipucu:

  • Yatarak yerine, dik bir pozisyonda deneyin.
  • Zihnin daha net olduğu sabah saatlerinde yapmayı deneyin.
  • Pencere açın ve biraz temiz hava alın.

Engel 3: Fazla Uyaran Olması

Yeni meditasyon yapanlar, meditasyon pratiğinin kütüphane gibi bir sessizliğin içinde olması gerektiğine inanır, bu da onları her küçük dikkat dağınıklığı ve sese karşı ekstra duyarlı bırakır. Tamamen sessizlikte oturmanız beklenmez, önemli olan; gürültülü bir komşu, sokakta çığlık atan çocuklar, yan odadan gelen müzik sesi, sokaktan geçen kamyon gibi ortamdaki tüm seslerle pratiğe yerleşmenizdir. Bu seslere takılmak yerine – ya da onları duymazdan gelmeye çalışmak ve bunu yapamadığınızda hayal kırıklığına uğramak – direnmeden onların gelip gitmelerine izin verin. Elbette ilk başlarda, bununla çok mücadele ediyorsanız her zaman kulak tıkacı veya gürültü önleyici kulaklıkları deneyebilirsiniz.

Sevgilerimle,

Pınar

Meditasyonun Faydaları

Meditasyon yapmaya başladığımızda, kendimize ilk zamanlarda fark etmeyeceğimiz bir şekilde derinden bir iç görü ile bakarız. Meditasyonun faydaları sayısız, çeşitli ve bilim desteklidir. Bir çok insan stres yönetimi, kaygıyı azaltmak ve iç huzur geliştirmek için meditasyon yapmaya başlar. Meditasyonun zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlık üzerinde olumlu etkilerini belgeleyen binlerce çalışma var. Bir pratik oluşturduğunuzda ve bunu sürekli olarak tekrar ettiğinizde meditasyonun sağlık açısından birçok faydası olduğunu 1. elden tecrübe edebilirsiniz.

Zihinsel Sağlık Açısından;

Bir çok insan önce meditasyonun zihinsel sağlıkla ilişkili olumlu yan etkilerine aşinadır: artan farkındalık, netlik, şefkat ve sakinlik hissi. Artan odak, genellikle meditasyonla ilişkilendirilen başka bir faydadır. Aslında, yapılan bir çalışma, 4 haftalık meditasyon app uygulaması kullanmanın odağı % 14 artırabildiğini, bir diğeri ise sadece tek bir seansın zihin gezintisini % 22 azalttığını göstermiştir. Bir başka çalışmada, John Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacılar genel meditasyon programlarının stresle ilişkili depresyon, anksiyete ve ağrının psikolojik semptomlarını hafifletmeye yardımcı olduğunu buldu. Çalışanların 8 hafta boyunca Headspace’i kullandığı Google ve Roche’da yapılan yayınlanmış bir çalışmada da benzer sonuçlar elde edildi: Katılımcılar depresyonda % 46 azalma ve anksiyetede% 31 azalma bildirdi. Başka bir çalışma 1 aylık meditasyon pratiği ile zihinsel dayanıklılıkta % 11 artışla sonuçlandı.

Sadece birkaç dakika, hatta bir dakika bile olsa, herşeyi bırakıp, nefes almak ve yeniden canlanmak için zaman ayırmanın, sağlığı ve kendini iyileştirmek için bir fayda sağlayacağı nettir. Ve bu tür çalışmaların faydası pratik ile birikmekte ve artmaktadır.

Fiziksel Faydalar;

Meditasyonun derin fiziksel faydalarını anlamak için, kronik stresin vücuda nasıl zarar verebileceğini bilmek önemlidir. Stres, sempatik sinir sistemini uyararak kan dolaşımında doğal stres hormonlarının (epinefrin ve kortizol) yükselmesine neden olur. vücudu olumsuz etkiler.

Örneğin, çok fazla epinefrin (a.k.a. adrenalin) kalp krizi ve felç riskini artırabilir; çok fazla kortizol kan şekeri düzeylerini artırabilir, bağışıklık sistemini baskılayabilir ve kan damarlarını daraltabilir. Sonunda, stres hormonlarındaki kronik ani artışlar kan basıncında, kalp atış hızında ve kolesterol seviyelerinde artışa, bağışıklık, enerji seviyesi ve uykuyu bozabilir. Beden ve zihin gevşediğinde -meditasyon uygulaması veya diğer tekniklerle – parasempatik sinir sistemi uyarılır ve vücut stres hormonları salgılamayı durdurur. Düzenli olarak meditasyon yapan birçok insan, vücutlarını talep üzerine rahatlamaya şartlandırmayı öğrenmiştir ve araştırmalara göre stresi daha etkili bir şekilde yönetebilirler.

California Üniversitesi, Davis’in araştırmasına göre, genel meditasyon programları ve applerini kullanan kişilerde kortizol seviyelerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Stresi azaltmak neden bu kadar önemli? Kan basıncını, kalp atış hızını ve oksijen tüketimini düşürür, Bu da daha yüksek enerji seviyeleri, daha iyi bağışıklık ve uyku ile sonuçlanır. Ayrıca, stresi azaltmak, birçok sağlık durumunun fiziksel semptomlarını azaltmak için anahtardır.

Duygusal Faydaları;

Meditasyonun gerçekten sihrini gerçekleştirebileceği en önemli yerlerden biri beyindir. Meditasyon yaparken olumsuz duygular ile daha rahat başeder ve yükselen duyguları sadece geçiş halleri olarak görebiliriz. Meditasyonun en derin avantajlarından biri, bakış açımızı ve zihnimizi değiştirdiği gibi, aynı zamanda beynimizi fiziksel olarak değiştirebileceği ve daha olumlu düşünce ve duygulara doğru yeniden düzenleyebileceğidir.

Nasıl çalıştığı şu şekilde özetleyebiliriz: Meditasyon, medial prefrontal korteks (veya beynin “ben merkezi”) olan korku, stres ve anksiyete gibi negatif nörolojik bağlantı özelliklerini azaltır. Alternatif olarak, odaklanma ve karar verme gibi olumlu özelliklerin geliştirilmesinden sorumlu beyin bölümlerine yeni nörolojik bağlantılar da kurar. Ayrıca araştırmalar, gri maddenin – beynin duygusal düzenleme, planlama ve problem çözmeden sorumlu alanı olduğunu göstermektedir. – öğrenme ve hafızadan sorumlu kortikal kalınlığın yanı sıra, her ikisi de düzenli meditasyon uygulamasıyla artar. Tüm bunlara ilave olarak; stres, korku ve kaygıyı nasıl hissettiğimizi düzenleyen amigdala, meditasyona küçülerek yanıt vermektedir.

Araştırmalar, meditasyon pratiği ile beynin yeniden yapılandırılmasının onu daha iyi hale getirebileceğini ve yeniden düzenlenebileceğini teyit eder. Bir çalışmada, 3 hafta boyunca meditasyon pratiği yapan kişilerin, saldırganlık ve olumsuz geribildirime olan tepkiselliklerinin % 57 sinirliliklerinin % 27 azaldığını göstermiştir. Bir başka önemli veri de meditasyon pratiği ile kişinin olumlu duyguları % 16 ve şefkati % 21 artırdığını göstermiştir.

Tabii ki, meditasyonun duygularımızı derinden etkilemesi mantıklı çünkü -kendimizi zihnimzden ziyade anın içinde olmak üzere eğittiğimizde-negatif düşünceleri ve duyguları fark ederek ve onlara kapılmayarak anın içinde kendimizi daha iyi hissederiz.

Sevgilerimle,

Pınar

Neden Bilinçli Bağlantılı Nefes Pratiğiniz Olmalı?

Bilinçli bağlantılı nefes bir çok kişinin çok da aşina olmadığı, unuttuğu hatta önemsemediği bir alışkanlık hatta sanattır. Yüzyıllardır nefes çalışması, yani pranayama, özellikle yogik uygulamalarda şifa ve dönüşümün en önemli anahtarlarından biri olarak yer almıştır. Tüm bunlara rağmen nefesin ve farklı nefes alışkanlıklarının gerçekte ne yaptığı ve farklı nefes pratiklerinin bedene, zihne ve ruha neler yaptığı konusunda biraz kafa karışıklığı vardır.

Bilinçli Bağlantılı Nefese Dair

Nefesinizin düşüncelerinizle bağlantılı olduğunu biliyor musunuz? Anne karnındaki süreçte ve doğumunuzdaki tm düşünce kalıpları nefes alma mekanizmanızı etkiler. Bu da kişiliğinizi ve dünya üzerindeki deneyimizi etkiler aslında. Bu nedenle bilinçlatınızı dönüştürmenin yolu nefesten geçmektedir.

Batı dünyasındaki ilk nefes hareketi olan Rebirthing Nefes Uluslararası Kurucusu Leonard Orr’a göre, ” Bir ilham ve öğrenme eylemi olarak nasıl nefes alacağını nefesin kendisinden öğrenme hali…”

Bu basit gibi görünsede, nefes mekanizmasını özgürleştirmek belli bir pratiği gerektirir.

Eğer nefesin gücü sizi büyülediyse ve faydalarını keşfetmek istiyorsanız, işte bilmeniz gerekenler;

1- Gerilimden Özgürleşmek

Nefes alışın nefes verişe bilinçli olarak gevşeyen ve rahatlayan bir tutumla bağlanması süreci, bedendeki acı ve ağrı gibi sıkışmış gerginliklerin bırakılmasına izin verir. Bu genelde bedende sıkışmış ve bastırılmış olan duygulardan kaynaklanır. Bir nefes çalışmasında kişiler farklı nefes patternlerine sahip olsalar da, uygun ve nitelikli bir rehberlik ve açık bir zihin ile tüm bunların üstesinden gelmeyi öğrenebilir.

En büyüleyci olan farklı patternlerin, hayatta kalma mücadelecesi, komfor alanında kalmak ve/veya ölüm korkusu gibi inançlar ile bağlantılı olmasıdır. Kişi özgür ve tam olarak nefes aldığında, bedeninde gerilim biriktirmez. Hayata karşı daha kabullenici ve genel olarak rahat olurlar. Bu doğal olarak ve hiçbir zorlama olmadan oluşur.

 2- Bilinç Açıklığı Sağlar:

İnsan olarak, anı deneyimlemek gibi müthiş bir yeteneğimiz var ve her anı ile ona ait bir anlamımız mevcut. Bu anılar hücresel hafımıza yerleşmiştir ve bizi geçmişin hapishanesinde tutarlar.

Bilinçli bağlantılı nefes ile olan, bu anıları güvenli bir şekilde yeniden yüzeye çıkartmak ve nefes alarak,- nefesle içinden geçerek- sonuç olarak onlara verdiğimiz tepkiyi ve anlamı değiştirmektir. Örnek olarak, Fredric Lehrman*, doğumumuzun tüm eylemlerimiz üzerindeki etkisini vurgular ve her yeni doğuş deneyimi ile kişinin eski bilinçlatı kodları çözülür ve güvenli bir şekilde bütünleşir.

3- Farkındalık Sağlar:

Düşüncelerimiz yaratıcıdır ve gerçekliğimizi etkiler. İster sağlıklı düşünelim, ister sağlıksız düşünelim, dış dünyaya tepkilerimiz iç dünyamızda olup bitenlere dayanır. Bilinçaltı sürekli sonuçlar üretir. Bu düşüncelerin farkında olmak ve nefes çalışmaları ile dönüştürmek bilinçaltına yeni bir programindirmek gibidir. Buna ilave olarak, olumlama olarak da bilinen kendi kendini güçlendiren ifadelerin kullanılması farkındalık sürecini geliştirir ve güçlendirir. Bu olumlamaları seans sırasında ve sonrasında kullanmak daha güçlü ve kalıcı etki yaratır.

4- Bilinçsiz Doğum Senaryosu İyileşir:

Bir çok kişi bilinçsiz doğum öncesi dönemler, doğum anılarının yaşamdaki algımızı ve davranışlarımızı etkilediğinden bahsetmiştir.

Fransız kadın doğum uzmanı ve Şiddetsiz Doğum kitabının yazarı Frederick Leboyer, doğumdan büyülenmiş ve doğumun doktorlar ve prosedürlere dair olmadığının, sadece bebek ile ilgili olması gerektiğini vurgulamıştır. Kitabında doğumu bir bebeğin gözünden anlatarak, ne kadar travmatize edici olabileceğini vurgulamıştır.

Her birey nefes çalışmalarında, kendi doğum senaryolarını yeniden yaratmakta olduğunun farkında olmalıdır. Bu çalışmaların niyeti kişilerin kendi kalıplarını, limitlerinin farkına varması ve dönüştürmelerine yardımcı olmaktır.

Özet:

Tüm bu bahsettiklerim sağlığınızı, zindeliğinizi ve bütünsel iyiliğinizi genişletirken aklınızda bulundurmanız gereken ana hatlardır. Fiziksel bedende bizi hayatta tutan özün nefes olduğunu her an hatırlamakta çok faydalı olacaktır. Kendi nefesinizle sevgi dolu bir ilişki kurarak, hayatta nasıl geliştiğinizi kolaylıkla deneyimleyebilirsiniz.

Sevgilerimle,

Pınar

* Nomad Üniversitesi Direktörü FREDRIC LEHRMAN, 25 yılı aşkın süredir işletme psikolojisi alanında aktiftir. Parayı Doğru Almak: Zenginlik Psikolojisi adlı tanınmış semineri, binlerce insanın para konusundaki endişelerini sona erdirmesine ve yaratıcılıklarını ve refahını genişletmesine yardımcı oldu.

**Bu yazı Breathmag’deki bir yazıdan çevirilmiş ve kendi yorumlarım ile harmanlanmıştır.

Baş Ağrısı, Boyun ve Sırt Ağrısı ya da Kötü Nefes Alışkanlığı?

Dr. Steven Lin, dünyanın önde gelen fonksiyonel diş hekimi, TEDx konuşmacısı ve Uluslararası 1 Numaralı Amazon En Çok Satanlar Kitabı olan Dental Diet‘in yazarıdır. Tutkulu bir önleyici tıp, tam bir sağlık savunucusu olarak Dr. Lin, beslenme ilkeleri aracılığıyla diş hastalıklarının anlaşılmasına odaklanmaktadır.

Aşağıdaki yazıda onun son paylaşımlarından birini sizler için çevirdim.

Birinin ağzına dikkatlice bakarsanız, genellikle nasıl nefes aldığını görebilirsiniz.

Basitçe anlatırsam, asla ağzından nefes almamalısın. Hava yolumuzun yanlış kullanımı, solunum bağışıklık sistemini tüketir ve aynı zamanda ağız ve bağırsak mikrobiyomunu dengesizleştirir.

Birçok insan ağızdan nefes alma semptomlarından muzdariptir ve bunun nefesleriyle başladığını bilmez. Günümüzde çarpık dişler, ağız nefesinin işlevsel bir sonucudur. Burun solunumu, üst çenenin genişleyip üst dişlere oturmasını ve geniş bir açık hava yolu oluşmasını sağlar.

İskelet sisteminiz solunum düzeninizin etrafında şekillenir.

Dil, oral duruşun dümeni olup ağzın çatısına yapışmalıdır. Dilin arkasına bağlanan kaslar, boğazın arkasına ve kafatasının tabanına bağlanır.

Dil damağa doğru bastırıldığında ve dilin arkası boğaza tam olarak oturacak şekilde kaldırıldığında, servikal omurga bağlanır.
Dil aşağı indiğinde ağızdan nefes alırız ve destek eksikliği nedeniyle baş öne doğru düşer.
Çocuklarda ileri baş duruşu (Forward Head Posture) ve solunum modu ile ilgili olarak egzersiz toleransı ve solunum kas kuvveti, burundan nefes alan çocuklarda ağızdan nefes alanlara kıyasla çok daha iyidir.👍🏼

Ağız nefesi alışkanlığı olan kişilerde anormal yutma paternleri, yüz özellikleri ve duruş problemleri de mevcut olabilir. Ağız solunumu yapan kişiler, solunum yollarındaki kısıtlamayı telafi etmek ve nefes alabilmek için başlarını ileri doğru taşıyan karakteristik bir duruş alma eğilimindedir.

Egzersiz kapasitesi ağızdan solunumdan olumsuz etkilenir; ve orta seviyede ileri baş postürü, solunum kas fonksiyonunu iyileştirmek için telafi edici bir mekanizma görevi görmektedir.

Bu ileri baş duruşu genellikle kas yorgunluğuna, boyun ağrısına, temporomandibular eklem bölgesinde gerginliğe, spinal disk sıkışmasına, erken artrit, gerilim tipi baş ağrılarına ve diş problemlerine yol açar.🤕

Çene ağrısı, boyun ağrısı, diş gıcırdatma gibi problemleriniz varsa, çözüm doğru dil duruşu ve burundan nefes almaktır.

Bu resim size bir şey ifade ediyor mu?

İşte burundan nefes almayı ve postürü destekleyen nefese nasıl yeniden dönebileceğine dair hızlı bir uygulama kılavuzu;

1. Dili ağzın çatısına kadar kapatın.
2. Çene hafifçe aşağı ve boynun arkası düz olmalıdır.
3. Karnı üç boyutlu olarak genişleterek derin bir nefes alın.
4. 4 saniye nefes alın, ardından 8 saniye nefes verin.
5. Bunu 30 defa tekrar edin.

Sevgilerimle,

Pinar

Daha Fit Olmak mı İstiyorsun? Sadece Nefes Al!

Bu haftayı NY Times’in online sayfasından Türkçe’ye çevirdiğim bir yazı ile kapatmak istedim. Konumuz tabiki nefes 🙂

Kaynak olarak orjinal sayfayı en aşağıda belirttim.

Andrew Lowenthal, haftada 2 defa toplantı ve video konferans aralarında, nefesine odaklanmasını sağlayan bir uygulama kullanarak, mola vermektedir.

Sonucu? Daha iyi stres yönetimi, işte daha net düşünebilme- Lowenthal’ı şaşırtan –  spor yaparken daha iyi performans sağlaması. “İnsanın çok temel bir parçası olmasına rağmen çoğunlukla çok düşünmediğimiz bir şey” demiş Lowenthal nefes çalışması için.

Manhattan’da, Out in Tech, adlı bir sivil toplum örgütünün direktörü olan, 33 yaşındaki Lowenthal, kullandığı uygulama ile 3-10 dk arasında bir zamanı nefesi için ayırıyor. Uygulamanın yönlendirmesiyle farklı  uzunluk ve sürelerde nefes alıp veriyor ve yaptığı bu kısa çalışma ile eskisine göre daha düzenli spor yaptığını ve kendisine daha iyi baktığını söylüyor. “Dayanıklılığım konusunda kesinlikle bana kesinlikle yardımcı oldu” diyor.

Uzun zaman meditasyon ve bazı yoga çeşitlerinin bir bölümü olarak kullanılan nefes çalışmaları, bu konuda sınıflar, bire bir çalışmalar ve pratik yapmanızı sağlayan uygulamalar ile başlı başına bir disiplin haline geliyor. Odak noktası öncelikli zihinsel ve psikolojik  faydalar üzerine olsa da, fitness sektörünün önde gelenleri  atletik performans ya da egzersiz sonrasında kasların toparlanma hızını yükseleceğini belirtiyorlar.

Wellness odaklı bir medya şirketi olan, Mindbodygreen, nefes çalışmaları hakkında farklı yazılar yayınladığında şirket kurucu ortaklarından Colleen Wachob bu konuda izleyici kitlesinin ilgisinde artış olduğunu -özellikle meditasyona inanamayan kesim tarafından- belirtti. “Bu bir kısa yol ya da kestirme yol arayan bir teknikten daha farklı ve daha performans ve bilim odaklı” dedi.

Derin ve kontrollü nefesin bir kişinin  anksiyete atağını sakinleştirdiği ya da  stresini azalttığı ve zihne netlik verdiği uzun zamandır bilinen bir gerçek.  Buna bir örnek verirsek, Hillary Clinton, 2016 Başkanlık kampanyası sürecinde kendini rahatlatmak  için burun nefesleri kullandığını açıkladı.

Bilim adamları, nefes ve duygusallık arasında fiziksel bir bağlantı olduğunu buldular. 2017 Mart ayında yayınlanan bilimsel makale,  beynin isteğe bağlı nefesi kontrol eden bazı bölümleri ile  duygusallığı kontrol eden bölümleri arasında anotamik bir bağlantı. olduğna değinmektedir. Stanfrod Üniversitesi, Nörobiyoloji ve Oftalmoloji Profesörü Andrew D. Huberman,  bunun önemli bir bulgu olduğunu çünkü  ikisi arasındaki nedenselliği gösterdiğini söyledi.

Stanford’daki labrotuvarında nefes ve nefesin duygusal durumlara etkisi hakkında araştırmalar yapan, Dr. Huberman,  güç ve spor koçu olan Brian MacKenzie ile bir uygulama üzerinde çalışıyor. Uygulamanın amacı kişilerin basit nefes alma-verme testlerini yaparak, kendilerine özel hazırlanmış nefes çalışmalarını kullanmaları üzerine. ” Nefes çalışmaları, doğru yapıldığı zaman, bir egzersiz gibi düşünülebilir ve  fiziksel, duygusal ve bilişsel etkileri anında görülür.- aynı zamanda düzenli yapıldığında uzun vadede etkileri de var” diyen Dr. Huberman “Beyindeki duygu regülasyon merkezleri ve nefes arasındaki bağlantıyı oluşturan nöral (sinirsel)  yolları yeniden düzenleyerek ve güçlendirerek, kendilerini daha sakin hissedebilir ve daha iyi uyuyabilirler. “

Aynı zamanda 3 adet kitabın ortak yazarlarından olan MacKenzie, müşterilerine  atletik performanslarını artırmaları için burun nefesini nasıl kullanabileceklerini ve bunun metabolizmalarını nasıl daha etkin kılacağını öğretiyor. Burundan nefes almak parasempatik sinir sistemini aktifleştirirken,  aynı zamanda sakin ve tetikte kalmalarını sağlayıp, çevresel görüşlerinde artış ve daha iyi postür & mekanik sağladığı için sakatlanmalarda azalma olduğunu belirtiyor.

Tüm bu bulgular ışığında, zincir bir spor merkezi olan Equinox, eğitmenlerine 2 yıl önce temel nefes eğitimleri vermeye başladı ve HeadStrong diye adlandırdıkları yüksek performans seviyesinde bir egzersiz ile  nefesin harmanlandığı yeni bir ders oluşturdular.

Kaynak: https://www.nytimes.com/2018/01/04/nyregion/want-a-better-workout-just-breathe.html

Sevgilerimle,

Pınar