Tag Archives: nefes elçisi

Meditasyon Hakkındaki Klişe ve Efsaneler

Meditasyon, birçok klişe ve efsane üzerine inşa edilmiş yanlış anlama ve yaftalama ile gelen pratik ve geleneklerden biridir. Pek çok insanın aklına meditasyon denmesiyle birlikte “Yeni Çağ” işleri, “deli saçması” , “ağaç kucaklayıcılar” gibi etiketler ve görüntüler gelir. Meditasyon yapan “belli bir tipte kişi” yoktur; her yaştan ve her kesimden insan – zihni daha iyi anlamak isteyen- yüzlerce yıldır meditasyon yapıyo

En büyük efsanelerden biri, meditasyonun doğası gereği dini olduğudur. Meditasyon bir inanç sistemi değil, bir beceridir. Bazı insanlar meditasyonu dini bir bağlamda kullanır, ancak becerinin uygulanması meditasyonu doğası gereği dini yapmaz.

Başka bir efsane de, bağdaş kurarak oturmuş, kolları uzatmış, yüksek sesle “ohhhmmm” diyen mantralar ile pratik yapanların meditasyonun kendisini fazla ciddiye aldığı fikridir. İşin aslı, bazı insanlar bağdaş kurarak oturmayı seçerken – ve belki doğada ya da kumsalda – çoğu kişi elleri kucağında bir sandalyede evinin salonunda ya da yatak odasında oturarak meditasyon yapar. Yaptığınız tek şey zihinle oturmak, duygu ve hislerinizin farkına varmaktır. Herkesin bir zihni vardır ve zaman zaman herkes bu akılla (veya düşüncelerle) mücadele eder.

Günümüzde meditasyon artık ana akım bir pratik haline geldi. Oprah, Kate Perry, Paul Mcartney, Madonna gibi ünlü isimler düzenli meditasyon yaptıklarını paylaşıyorlar. İş dünyasına bakacak olursak, Jeff Weiner, Arianna Huffington, Marc Benioff gibi ünlü CEO’larda zihinsel eğitimlerinin bir parçası olarak meditasyon pratiğine yönelmişlerdir. Ağaçları kucaklamıyorlar veya tütsü yakmıyorlar (bu yanlış bir şey değil, ben hala tütsü yakıyorum); Zihinsel sağlıklarının da fiziksel sağlıkları kadar önemli olduğunun farkındalar ve bu yüzden uygulamaya geçiyorlar.

Yeni bir şeye başlamak her zaman kolaydır – yeni bir diyet, yeni bir egzersiz, yeni bir hobi – ama işin zor kısmı devam ettirmektir. İlk başlardaki çoşku azalabilir. Yenilik heyecanını yitirir. Bu, meditasyonla ilgili yaygın bir sorundur, çünkü pratik aynıdır, tekrarlayıcıdır. Bu yüzden, zihni düşünce ve duygu ile ilişki kurma şeklimizi değiştirecek şekilde eğittiğimizi hatırlamakta fayda var. Bu zaman, sebat ve disiplin gerektirir.

İnsanların havlu atmalarının bir nedeni hayal kırıklığıdır – zihnin “boş” veya “berrak” olmamasından kaynaklanan hayal kırıklığı. Zihnin her zaman düşüneceğini bilmek ve hatırlamak önemlidir, çünkü bunun yapmak için programlanmıştır. Meditasyon pratiği sihirli bir şekilde düşünceleri durdurmaz, ancak size geri adım atıp onları yargılamadan veya önyargı olmadan gözlemlemenizi öğretir. Amaç, düşüncelerin gelip gitmesine izin vermektir. Öğrenilmesi, uygulanması ve ustalaşması gereken bir beceridir. Ve bu beceride ancak bir alışkanlık oluşturarak ustalaşabiliriz.

Meditasyon uygulamanıza ne kadar bağlı kalırsanız, o kadar çok fayda hissedersiniz. Ne kadar çok fayda hissederseniz, zihninizin nasıl düşündüğünü ve hissettiğini o kadar çok anlarsınız ve daha fazla netlik, sakinlik, memnuniyet ve şefkatle daha sağlıklı ve mutlu bir hayata doğru adımlar atabilirsiniz.

Sevgilerimle,

Pınar

Yeni Başlayanlar İçin Meditasyon 101-1

Meditasyon yapmaya, zihninizi ve kendinizi sağlıklı tutmaya karar verdiniz. Tebrikler !

Peki nereden başlamalıyım? Nasıl başlamalıyım? Meditasyonun temel konuları nelerdir? Nasıl hissedeceğim? Kendimden neler beklemeliyim? Kendinizi bir sorular silsilesi içinde bulmanız normal ve doğal. Kişi, ilk kez meditasyon yaptığında sessizce en derin düşünce ve duygularla oturmayı zor veya garip bulur. -Özellikle evde başkaları varsa ve tesadüfen sizin görüyorlarsa falan bir gülme hali gelebilir 🙂 – özellikle hiçbir şey yapmamaya- tuhaf bir şekilde zihinde bir direnme eğilimi olabilir. Yeni başlayanlar için meditasyon başlangıçta biraz yabancı, hatta belki zor gelebilir ve hepsi normal.

İnsanlar yaklaşık 3.000 yıldır meditasyon yapıyor ve pek çoğu şüphesiz, ilk kez meditasyon yapanların hissettiği aynı duyguları, korkuyu ya da merakı yaşadı. Belki daha az tepkisel olmak, daha az stresli hissetmek veya daha odaklı olmak için meditasyona başlamak istiyorsunuz. Belki bir kişisel gelişim planının bir parçası sizin için. Ya da belki çevrenizdekilerle ilişkilerinizi geliştirmek istiyorsunuz. Sebep ne olursa olsun, zihni meditasyon yoluyla eğitmek, farkındalık eğitimidir ve farkındalık süreci, hayata bakış açınızı temelden dönüştürme potansiyeli sunar.

Varlık, zihin aracılığıyla deneyimlenir ve meditasyon yapmaya başladıktan sonra hayata bakış açınız çarpıcı şekilde değişebilir. Meditasyon yapmaya başlamak için ilham almak, motive olmak ile gerçekte meditasyon yapmak çok farklıdır ve meditasyonun faydalarını yalnızca düzenli bir uygulamaya başlayıp düzenli sürdürerek deneyimleyebilirsiniz çünkü sonuçları gün be gün biriken bir deneyimdir. Zihni sakinleştirmek için, onun evcilleşmemiş doğasıyla oturarak başlamalısınız. Meditasyon pratiğini öğrenmek kolay ve oldukça basit bazı teknikler içerir.

Meditasyon Tecrübesi

Gözlerinizi kapatıp ilk yönlendirmeli meditasyona başladığınızda (yüz yüze, kayıt yoluyla ya da app üzerinden), zihnin meşgul, dikkatinizin dağınık ve hatta huzursuz olmasını beklemelisiniz. Meditasyon yapmayı seçmiş olmanız, bir günde vahşi bir atın evcilleşmesini beklemek gibi, birdenbire kesintisiz bir sakinlik yaşayacağınız anlamına gelmez. Benim kadar bu sürece başlayıp başlayıp bırakan birisi daha yoktur diye düşünüyorum kendi adıma 🙂

Meditasyon süreci basit ve kolaydır: sadece otur ve pratik yap. Yapmanız gereken tek şey gözler kapalı, nefese odaklı ve zihnin işini yapmasına izin vermek. Bu, başarmak için çabalamak zorunda olmadığınız tek beceridir – çabasız bir dinginlik alanı.

İyi ya da kötü meditasyon yoktur. Sadece farkındalık veya farkında olmama vardır. Düşüncede kaybolduğunuzu anladığınız an, farkındalıktır ve odak nesnesine (genellikle nefes) geri dönersiniz. Belki bunu defalarca döne döne yapmanız gerekir. Yapmanız gereken tek şey – dikkat dağılmış, düşünceden nefese dönün, her zaman farkındalığınızı geliştirin. Azimle, farkındalık ve dikkat dağınıklığı arasındaki süreler daha da uzar.

Başlamadan önce, zihnin nasıl çalıştığını ve meditasyon için oturduğunuzda zihninizden ne beklemeniz gerektiğini öğrenmek iyidir. Yol kenarında oturarak trafiği izleme deneyimini bunun için harika bir örnektir. Aşağıda izleyeilirsiniz. Meditasyonun düşüncelerinize veya duygularınıza bakış açınızı nasıl değiştirdiğini gözlemlemeyi ve onlara takılıp kalmadan bırakmayı öğreterek açıklayan bu deneyim iyi bir örnek aslında.

Neden Bilinçli Bağlantılı Nefes Pratiğiniz Olmalı?

Bilinçli bağlantılı nefes bir çok kişinin çok da aşina olmadığı, unuttuğu hatta önemsemediği bir alışkanlık hatta sanattır. Yüzyıllardır nefes çalışması, yani pranayama, özellikle yogik uygulamalarda şifa ve dönüşümün en önemli anahtarlarından biri olarak yer almıştır. Tüm bunlara rağmen nefesin ve farklı nefes alışkanlıklarının gerçekte ne yaptığı ve farklı nefes pratiklerinin bedene, zihne ve ruha neler yaptığı konusunda biraz kafa karışıklığı vardır.

Bilinçli Bağlantılı Nefese Dair

Nefesinizin düşüncelerinizle bağlantılı olduğunu biliyor musunuz? Anne karnındaki süreçte ve doğumunuzdaki tm düşünce kalıpları nefes alma mekanizmanızı etkiler. Bu da kişiliğinizi ve dünya üzerindeki deneyimizi etkiler aslında. Bu nedenle bilinçlatınızı dönüştürmenin yolu nefesten geçmektedir.

Batı dünyasındaki ilk nefes hareketi olan Rebirthing Nefes Uluslararası Kurucusu Leonard Orr’a göre, ” Bir ilham ve öğrenme eylemi olarak nasıl nefes alacağını nefesin kendisinden öğrenme hali…”

Bu basit gibi görünsede, nefes mekanizmasını özgürleştirmek belli bir pratiği gerektirir.

Eğer nefesin gücü sizi büyülediyse ve faydalarını keşfetmek istiyorsanız, işte bilmeniz gerekenler;

1- Gerilimden Özgürleşmek

Nefes alışın nefes verişe bilinçli olarak gevşeyen ve rahatlayan bir tutumla bağlanması süreci, bedendeki acı ve ağrı gibi sıkışmış gerginliklerin bırakılmasına izin verir. Bu genelde bedende sıkışmış ve bastırılmış olan duygulardan kaynaklanır. Bir nefes çalışmasında kişiler farklı nefes patternlerine sahip olsalar da, uygun ve nitelikli bir rehberlik ve açık bir zihin ile tüm bunların üstesinden gelmeyi öğrenebilir.

En büyüleyci olan farklı patternlerin, hayatta kalma mücadelecesi, komfor alanında kalmak ve/veya ölüm korkusu gibi inançlar ile bağlantılı olmasıdır. Kişi özgür ve tam olarak nefes aldığında, bedeninde gerilim biriktirmez. Hayata karşı daha kabullenici ve genel olarak rahat olurlar. Bu doğal olarak ve hiçbir zorlama olmadan oluşur.

 2- Bilinç Açıklığı Sağlar:

İnsan olarak, anı deneyimlemek gibi müthiş bir yeteneğimiz var ve her anı ile ona ait bir anlamımız mevcut. Bu anılar hücresel hafımıza yerleşmiştir ve bizi geçmişin hapishanesinde tutarlar.

Bilinçli bağlantılı nefes ile olan, bu anıları güvenli bir şekilde yeniden yüzeye çıkartmak ve nefes alarak,- nefesle içinden geçerek- sonuç olarak onlara verdiğimiz tepkiyi ve anlamı değiştirmektir. Örnek olarak, Fredric Lehrman*, doğumumuzun tüm eylemlerimiz üzerindeki etkisini vurgular ve her yeni doğuş deneyimi ile kişinin eski bilinçlatı kodları çözülür ve güvenli bir şekilde bütünleşir.

3- Farkındalık Sağlar:

Düşüncelerimiz yaratıcıdır ve gerçekliğimizi etkiler. İster sağlıklı düşünelim, ister sağlıksız düşünelim, dış dünyaya tepkilerimiz iç dünyamızda olup bitenlere dayanır. Bilinçaltı sürekli sonuçlar üretir. Bu düşüncelerin farkında olmak ve nefes çalışmaları ile dönüştürmek bilinçaltına yeni bir programindirmek gibidir. Buna ilave olarak, olumlama olarak da bilinen kendi kendini güçlendiren ifadelerin kullanılması farkındalık sürecini geliştirir ve güçlendirir. Bu olumlamaları seans sırasında ve sonrasında kullanmak daha güçlü ve kalıcı etki yaratır.

4- Bilinçsiz Doğum Senaryosu İyileşir:

Bir çok kişi bilinçsiz doğum öncesi dönemler, doğum anılarının yaşamdaki algımızı ve davranışlarımızı etkilediğinden bahsetmiştir.

Fransız kadın doğum uzmanı ve Şiddetsiz Doğum kitabının yazarı Frederick Leboyer, doğumdan büyülenmiş ve doğumun doktorlar ve prosedürlere dair olmadığının, sadece bebek ile ilgili olması gerektiğini vurgulamıştır. Kitabında doğumu bir bebeğin gözünden anlatarak, ne kadar travmatize edici olabileceğini vurgulamıştır.

Her birey nefes çalışmalarında, kendi doğum senaryolarını yeniden yaratmakta olduğunun farkında olmalıdır. Bu çalışmaların niyeti kişilerin kendi kalıplarını, limitlerinin farkına varması ve dönüştürmelerine yardımcı olmaktır.

Özet:

Tüm bu bahsettiklerim sağlığınızı, zindeliğinizi ve bütünsel iyiliğinizi genişletirken aklınızda bulundurmanız gereken ana hatlardır. Fiziksel bedende bizi hayatta tutan özün nefes olduğunu her an hatırlamakta çok faydalı olacaktır. Kendi nefesinizle sevgi dolu bir ilişki kurarak, hayatta nasıl geliştiğinizi kolaylıkla deneyimleyebilirsiniz.

Sevgilerimle,

Pınar

* Nomad Üniversitesi Direktörü FREDRIC LEHRMAN, 25 yılı aşkın süredir işletme psikolojisi alanında aktiftir. Parayı Doğru Almak: Zenginlik Psikolojisi adlı tanınmış semineri, binlerce insanın para konusundaki endişelerini sona erdirmesine ve yaratıcılıklarını ve refahını genişletmesine yardımcı oldu.

**Bu yazı Breathmag’deki bir yazıdan çevirilmiş ve kendi yorumlarım ile harmanlanmıştır.

Baş Ağrısı, Boyun ve Sırt Ağrısı ya da Kötü Nefes Alışkanlığı?

Dr. Steven Lin, dünyanın önde gelen fonksiyonel diş hekimi, TEDx konuşmacısı ve Uluslararası 1 Numaralı Amazon En Çok Satanlar Kitabı olan Dental Diet‘in yazarıdır. Tutkulu bir önleyici tıp, tam bir sağlık savunucusu olarak Dr. Lin, beslenme ilkeleri aracılığıyla diş hastalıklarının anlaşılmasına odaklanmaktadır.

Aşağıdaki yazıda onun son paylaşımlarından birini sizler için çevirdim.

Birinin ağzına dikkatlice bakarsanız, genellikle nasıl nefes aldığını görebilirsiniz.

Basitçe anlatırsam, asla ağzından nefes almamalısın. Hava yolumuzun yanlış kullanımı, solunum bağışıklık sistemini tüketir ve aynı zamanda ağız ve bağırsak mikrobiyomunu dengesizleştirir.

Birçok insan ağızdan nefes alma semptomlarından muzdariptir ve bunun nefesleriyle başladığını bilmez. Günümüzde çarpık dişler, ağız nefesinin işlevsel bir sonucudur. Burun solunumu, üst çenenin genişleyip üst dişlere oturmasını ve geniş bir açık hava yolu oluşmasını sağlar.

İskelet sisteminiz solunum düzeninizin etrafında şekillenir.

Dil, oral duruşun dümeni olup ağzın çatısına yapışmalıdır. Dilin arkasına bağlanan kaslar, boğazın arkasına ve kafatasının tabanına bağlanır.

Dil damağa doğru bastırıldığında ve dilin arkası boğaza tam olarak oturacak şekilde kaldırıldığında, servikal omurga bağlanır.
Dil aşağı indiğinde ağızdan nefes alırız ve destek eksikliği nedeniyle baş öne doğru düşer.
Çocuklarda ileri baş duruşu (Forward Head Posture) ve solunum modu ile ilgili olarak egzersiz toleransı ve solunum kas kuvveti, burundan nefes alan çocuklarda ağızdan nefes alanlara kıyasla çok daha iyidir.👍🏼

Ağız nefesi alışkanlığı olan kişilerde anormal yutma paternleri, yüz özellikleri ve duruş problemleri de mevcut olabilir. Ağız solunumu yapan kişiler, solunum yollarındaki kısıtlamayı telafi etmek ve nefes alabilmek için başlarını ileri doğru taşıyan karakteristik bir duruş alma eğilimindedir.

Egzersiz kapasitesi ağızdan solunumdan olumsuz etkilenir; ve orta seviyede ileri baş postürü, solunum kas fonksiyonunu iyileştirmek için telafi edici bir mekanizma görevi görmektedir.

Bu ileri baş duruşu genellikle kas yorgunluğuna, boyun ağrısına, temporomandibular eklem bölgesinde gerginliğe, spinal disk sıkışmasına, erken artrit, gerilim tipi baş ağrılarına ve diş problemlerine yol açar.🤕

Çene ağrısı, boyun ağrısı, diş gıcırdatma gibi problemleriniz varsa, çözüm doğru dil duruşu ve burundan nefes almaktır.

Bu resim size bir şey ifade ediyor mu?

İşte burundan nefes almayı ve postürü destekleyen nefese nasıl yeniden dönebileceğine dair hızlı bir uygulama kılavuzu;

1. Dili ağzın çatısına kadar kapatın.
2. Çene hafifçe aşağı ve boynun arkası düz olmalıdır.
3. Karnı üç boyutlu olarak genişleterek derin bir nefes alın.
4. 4 saniye nefes alın, ardından 8 saniye nefes verin.
5. Bunu 30 defa tekrar edin.

Sevgilerimle,

Pinar

Daha Fit Olmak mı İstiyorsun? Sadece Nefes Al!

Bu haftayı NY Times’in online sayfasından Türkçe’ye çevirdiğim bir yazı ile kapatmak istedim. Konumuz tabiki nefes 🙂

Kaynak olarak orjinal sayfayı en aşağıda belirttim.

Andrew Lowenthal, haftada 2 defa toplantı ve video konferans aralarında, nefesine odaklanmasını sağlayan bir uygulama kullanarak, mola vermektedir.

Sonucu? Daha iyi stres yönetimi, işte daha net düşünebilme- Lowenthal’ı şaşırtan –  spor yaparken daha iyi performans sağlaması. “İnsanın çok temel bir parçası olmasına rağmen çoğunlukla çok düşünmediğimiz bir şey” demiş Lowenthal nefes çalışması için.

Manhattan’da, Out in Tech, adlı bir sivil toplum örgütünün direktörü olan, 33 yaşındaki Lowenthal, kullandığı uygulama ile 3-10 dk arasında bir zamanı nefesi için ayırıyor. Uygulamanın yönlendirmesiyle farklı  uzunluk ve sürelerde nefes alıp veriyor ve yaptığı bu kısa çalışma ile eskisine göre daha düzenli spor yaptığını ve kendisine daha iyi baktığını söylüyor. “Dayanıklılığım konusunda kesinlikle bana kesinlikle yardımcı oldu” diyor.

Uzun zaman meditasyon ve bazı yoga çeşitlerinin bir bölümü olarak kullanılan nefes çalışmaları, bu konuda sınıflar, bire bir çalışmalar ve pratik yapmanızı sağlayan uygulamalar ile başlı başına bir disiplin haline geliyor. Odak noktası öncelikli zihinsel ve psikolojik  faydalar üzerine olsa da, fitness sektörünün önde gelenleri  atletik performans ya da egzersiz sonrasında kasların toparlanma hızını yükseleceğini belirtiyorlar.

Wellness odaklı bir medya şirketi olan, Mindbodygreen, nefes çalışmaları hakkında farklı yazılar yayınladığında şirket kurucu ortaklarından Colleen Wachob bu konuda izleyici kitlesinin ilgisinde artış olduğunu -özellikle meditasyona inanamayan kesim tarafından- belirtti. “Bu bir kısa yol ya da kestirme yol arayan bir teknikten daha farklı ve daha performans ve bilim odaklı” dedi.

Derin ve kontrollü nefesin bir kişinin  anksiyete atağını sakinleştirdiği ya da  stresini azalttığı ve zihne netlik verdiği uzun zamandır bilinen bir gerçek.  Buna bir örnek verirsek, Hillary Clinton, 2016 Başkanlık kampanyası sürecinde kendini rahatlatmak  için burun nefesleri kullandığını açıkladı.

Bilim adamları, nefes ve duygusallık arasında fiziksel bir bağlantı olduğunu buldular. 2017 Mart ayında yayınlanan bilimsel makale,  beynin isteğe bağlı nefesi kontrol eden bazı bölümleri ile  duygusallığı kontrol eden bölümleri arasında anotamik bir bağlantı. olduğna değinmektedir. Stanfrod Üniversitesi, Nörobiyoloji ve Oftalmoloji Profesörü Andrew D. Huberman,  bunun önemli bir bulgu olduğunu çünkü  ikisi arasındaki nedenselliği gösterdiğini söyledi.

Stanford’daki labrotuvarında nefes ve nefesin duygusal durumlara etkisi hakkında araştırmalar yapan, Dr. Huberman,  güç ve spor koçu olan Brian MacKenzie ile bir uygulama üzerinde çalışıyor. Uygulamanın amacı kişilerin basit nefes alma-verme testlerini yaparak, kendilerine özel hazırlanmış nefes çalışmalarını kullanmaları üzerine. ” Nefes çalışmaları, doğru yapıldığı zaman, bir egzersiz gibi düşünülebilir ve  fiziksel, duygusal ve bilişsel etkileri anında görülür.- aynı zamanda düzenli yapıldığında uzun vadede etkileri de var” diyen Dr. Huberman “Beyindeki duygu regülasyon merkezleri ve nefes arasındaki bağlantıyı oluşturan nöral (sinirsel)  yolları yeniden düzenleyerek ve güçlendirerek, kendilerini daha sakin hissedebilir ve daha iyi uyuyabilirler. “

Aynı zamanda 3 adet kitabın ortak yazarlarından olan MacKenzie, müşterilerine  atletik performanslarını artırmaları için burun nefesini nasıl kullanabileceklerini ve bunun metabolizmalarını nasıl daha etkin kılacağını öğretiyor. Burundan nefes almak parasempatik sinir sistemini aktifleştirirken,  aynı zamanda sakin ve tetikte kalmalarını sağlayıp, çevresel görüşlerinde artış ve daha iyi postür & mekanik sağladığı için sakatlanmalarda azalma olduğunu belirtiyor.

Tüm bu bulgular ışığında, zincir bir spor merkezi olan Equinox, eğitmenlerine 2 yıl önce temel nefes eğitimleri vermeye başladı ve HeadStrong diye adlandırdıkları yüksek performans seviyesinde bir egzersiz ile  nefesin harmanlandığı yeni bir ders oluşturdular.

Kaynak: https://www.nytimes.com/2018/01/04/nyregion/want-a-better-workout-just-breathe.html

Sevgilerimle,

Pınar