Nefes, hayatın her anında olan ve hayatta kalmamızı sağlayan yegane faaliyetlerden biridir. Yaşamın olmazsa olmazları arasında yer alan ‘’nefes alma’’ konusunu pek ciddiye almadığımızı kabul etmeliyiz.
Bu noktada en önemli konulardan biri de nefes ve solunum genellikle karıştırılmaktadır.
Her bireyin geliştirdiği disfonksiyonel bir nefes alışkanlığı vardır ve kişinin kendi kendine bunu fark etmesi zor olabilir. Bu noktada nefes koçu kişiye bu disfonksiyonel nefes alışkanlığını fark ettirerek, doğal olanı hatırlatır ve öğretir.
Hayat nefesle başlayıp nefesle biter. Pek çok hastalık -alerjiden ağrıya, hatta kansere kadar pek çok fizyolojik rahatsızlık- bedende nefesin artık olmadığı yerlerde oluşmaya başlar. Çünkü oksijen her şeydir, yaşam enerjisidir. Nefesi ne kadar doğal ve bağlantılı alırsan, bedeninde o kadar canlı ve taze olur. Bu da, zindelik sağlayarak hayat kalitesini artırır.
Bebeklikte ve çocuklukta aldığımız doğal nefesi, ergenlikle beraber -hayatın yükleri, stres kaynakları, onaylanma isteği gibi- sebeplerle, aşırı nefes ya da nefes tutma gibi tehlikeli alışkanlıklar geliştiririz. Bu noktada, nefes farkındalığı, bizler için hayati öneme sahiptir. Nefes farkındalığı geliştirmek ve doğal nefes için bireysel nefes seansı alarak çalışmaya başlayabilirsiniz.
Nasıl nefes alırsanız öyle yaşarsınız. Kesik kesik, hızlı hızlı ve kısa kısa, derin ve uzun… Hayatınızdaki limitlerin çoğunu nefes alışkanlıkları yaratır. Limitsiz, sağlıklı ilişkilerin yer aldığı başarılı bir hayata ulaşmak ve tüm bu limitleri aşabilmek için nefese odaklanmak, nefesi fark etmek ve bu farkındalığı hayatın tümüne yaymak gerekir.
Bilinçli bağlantılı nefes ile kendini her zaman daha yüksek bir potansiyele taşıyabilirsin.
Nefes Farkındalığı ile gücünüzün farkına varabilirsiniz!
Niyetin gücüne inanan birisi olarak, öncelikli olarak buradaki niyetimi paylaşmak isterim.
Nefes ile birlikte önümde bilmediğim bir kapı açıldı ve bu kapıdan girdikten sonra her gün bu yeni dünyayı anlamaya çalıştım. Herşeyi merak ettim ve kendimce sorguladım.
Tüm bu süreçte yoğun bilgi akışıyla birlikte bazen yakın çevremi sıktım, bazen de onlara yeni bir yol açtım.
Buradaki amacım da hem kendime notlar tutmak, hem de bu yolda ilerleyenlere bir ışık olmak. Hayat oyununda ilerlerken yaşadıklarımı, sevdiklerimi, sevmediklerimi, okuduklarımı, tecrübelerimi paylaşmak…
Bir kadının hayatında deneyimleyeceği pek çok farklı kimlik, (kurumsal çalışma hayatı, girişimcilik, full-time annelik, evlilik, kariyer değişimi, yas, kız evlat olmak gibi) çeşitli duygusal iniş çıkışları ve döngüleri bire bir kendimde deneyimlemiş bir kadın olarak “kadının sorumluluğunu ve gücünü ele alması” ve “hayatının lideri olması”nı çok kıymetli buluyorum.
Bilinçli bağlantılı nefes bir çok kişinin çok da aşina olmadığı, unuttuğu hatta önemsemediği bir alışkanlık hatta sanattır. Yüzyıllardır nefes çalışması, yani pranayama, özellikle yogik uygulamalarda şifa ve dönüşümün en önemli anahtarlarından biri olarak yer almıştır. Tüm bunlara rağmen nefesin ve farklı nefes alışkanlıklarının gerçekte ne yaptığı ve farklı nefes pratiklerinin bedene, zihne ve ruha neler yaptığı konusunda biraz kafa karışıklığı vardır.
Bilinçli Bağlantılı Nefese Dair
Nefesinizin düşüncelerinizle bağlantılı olduğunu biliyor musunuz? Anne karnındaki süreçte ve doğumunuzdaki tm düşünce kalıpları nefes alma mekanizmanızı etkiler. Bu da kişiliğinizi ve dünya üzerindeki deneyimizi etkiler aslında. Bu nedenle bilinçlatınızı dönüştürmenin yolu nefesten geçmektedir.
Batı dünyasındaki ilk nefes hareketi olan Rebirthing Nefes Uluslararası Kurucusu Leonard Orr’a göre, ” Bir ilham ve öğrenme eylemi olarak nasıl nefes alacağını nefesin kendisinden öğrenme hali…”
Bu basit gibi görünsede, nefes mekanizmasını özgürleştirmek belli bir pratiği gerektirir.
Eğer nefesin gücü sizi büyülediyse ve faydalarını keşfetmek istiyorsanız, işte bilmeniz gerekenler;
1- Gerilimden Özgürleşmek
Nefes alışın nefes verişe bilinçli olarak gevşeyen ve rahatlayan bir tutumla bağlanması süreci, bedendeki acı ve ağrı gibi sıkışmış gerginliklerin bırakılmasına izin verir. Bu genelde bedende sıkışmış ve bastırılmış olan duygulardan kaynaklanır. Bir nefes çalışmasında kişiler farklı nefes patternlerine sahip olsalar da, uygun ve nitelikli bir rehberlik ve açık bir zihin ile tüm bunların üstesinden gelmeyi öğrenebilir.
En büyüleyci olan farklı patternlerin, hayatta kalma mücadelecesi, komfor alanında kalmak ve/veya ölüm korkusu gibi inançlar ile bağlantılı olmasıdır. Kişi özgür ve tam olarak nefes aldığında, bedeninde gerilim biriktirmez. Hayata karşı daha kabullenici ve genel olarak rahat olurlar. Bu doğal olarak ve hiçbir zorlama olmadan oluşur.
2- Bilinç Açıklığı Sağlar:
İnsan olarak, anı deneyimlemek gibi müthiş bir yeteneğimiz var ve her anı ile ona ait bir anlamımız mevcut. Bu anılar hücresel hafımıza yerleşmiştir ve bizi geçmişin hapishanesinde tutarlar.
Bilinçli bağlantılı nefes ile olan, bu anıları güvenli bir şekilde yeniden yüzeye çıkartmak ve nefes alarak,- nefesle içinden geçerek- sonuç olarak onlara verdiğimiz tepkiyi ve anlamı değiştirmektir. Örnek olarak, Fredric Lehrman*, doğumumuzun tüm eylemlerimiz üzerindeki etkisini vurgular ve her yeni doğuş deneyimi ile kişinin eski bilinçlatı kodları çözülür ve güvenli bir şekilde bütünleşir.
3- Farkındalık Sağlar:
Düşüncelerimiz yaratıcıdır ve gerçekliğimizi etkiler. İster sağlıklı düşünelim, ister sağlıksız düşünelim, dış dünyaya tepkilerimiz iç dünyamızda olup bitenlere dayanır. Bilinçaltı sürekli sonuçlar üretir. Bu düşüncelerin farkında olmak ve nefes çalışmaları ile dönüştürmek bilinçaltına yeni bir programindirmek gibidir. Buna ilave olarak, olumlama olarak da bilinen kendi kendini güçlendiren ifadelerin kullanılması farkındalık sürecini geliştirir ve güçlendirir. Bu olumlamaları seans sırasında ve sonrasında kullanmak daha güçlü ve kalıcı etki yaratır.
4- Bilinçsiz Doğum Senaryosu İyileşir:
Bir çok kişi bilinçsiz doğum öncesi dönemler, doğum anılarının yaşamdaki algımızı ve davranışlarımızı etkilediğinden bahsetmiştir.
Fransız kadın doğum uzmanı ve Şiddetsiz Doğum kitabının yazarı Frederick Leboyer, doğumdan büyülenmiş ve doğumun doktorlar ve prosedürlere dair olmadığının, sadece bebek ile ilgili olması gerektiğini vurgulamıştır. Kitabında doğumu bir bebeğin gözünden anlatarak, ne kadar travmatize edici olabileceğini vurgulamıştır.
Her birey nefes çalışmalarında, kendi doğum senaryolarını yeniden yaratmakta olduğunun farkında olmalıdır. Bu çalışmaların niyeti kişilerin kendi kalıplarını, limitlerinin farkına varması ve dönüştürmelerine yardımcı olmaktır.
Özet:
Tüm bu bahsettiklerim sağlığınızı, zindeliğinizi ve bütünsel iyiliğinizi genişletirken aklınızda bulundurmanız gereken ana hatlardır. Fiziksel bedende bizi hayatta tutan özün nefes olduğunu her an hatırlamakta çok faydalı olacaktır. Kendi nefesinizle sevgi dolu bir ilişki kurarak, hayatta nasıl geliştiğinizi kolaylıkla deneyimleyebilirsiniz.
Sevgilerimle,
Pınar
* Nomad Üniversitesi Direktörü FREDRIC LEHRMAN, 25 yılı aşkın süredir işletme psikolojisi alanında aktiftir. Parayı Doğru Almak: Zenginlik Psikolojisi adlı tanınmış semineri, binlerce insanın para konusundaki endişelerini sona erdirmesine ve yaratıcılıklarını ve refahını genişletmesine yardımcı oldu.
**Bu yazı Breathmag’deki bir yazıdan çevirilmiş ve kendi yorumlarım ile harmanlanmıştır.
Dr. Steven Lin, dünyanın önde gelen fonksiyonel diş hekimi, TEDx konuşmacısı ve Uluslararası 1 Numaralı Amazon En Çok Satanlar Kitabı olan Dental Diet‘in yazarıdır. Tutkulu bir önleyici tıp, tam bir sağlık savunucusu olarak Dr. Lin, beslenme ilkeleri aracılığıyla diş hastalıklarının anlaşılmasına odaklanmaktadır.
Aşağıdaki yazıda onun son paylaşımlarından birini sizler için çevirdim.
Birinin ağzına dikkatlice bakarsanız, genellikle nasıl nefes aldığını görebilirsiniz.
Basitçe anlatırsam, asla ağzından nefes almamalısın. Hava yolumuzun yanlış kullanımı, solunum bağışıklık sistemini tüketir ve aynı zamanda ağız ve bağırsak mikrobiyomunu dengesizleştirir.
Birçok insan ağızdan nefes alma semptomlarından muzdariptir ve bunun nefesleriyle başladığını bilmez. Günümüzde çarpık dişler, ağız nefesinin işlevsel bir sonucudur. Burun solunumu, üst çenenin genişleyip üst dişlere oturmasını ve geniş bir açık hava yolu oluşmasını sağlar.
İskelet sisteminiz solunum düzeninizin etrafında şekillenir.
Dil, oral duruşun dümeni olup ağzın çatısına yapışmalıdır. Dilin arkasına bağlanan kaslar, boğazın arkasına ve kafatasının tabanına bağlanır.
Dil damağa doğru bastırıldığında ve dilin arkası boğaza tam olarak oturacak şekilde kaldırıldığında, servikal omurga bağlanır. Dil aşağı indiğinde ağızdan nefes alırız ve destek eksikliği nedeniyle baş öne doğru düşer. Çocuklarda ileri baş duruşu (Forward Head Posture) ve solunum modu ile ilgili olarak egzersiz toleransı ve solunum kas kuvveti, burundan nefes alan çocuklarda ağızdan nefes alanlara kıyasla çok daha iyidir.👍🏼
Ağız nefesi alışkanlığı olan kişilerde anormal yutma paternleri, yüz özellikleri ve duruş problemleri de mevcut olabilir. Ağız solunumu yapan kişiler, solunum yollarındaki kısıtlamayı telafi etmek ve nefes alabilmek için başlarını ileri doğru taşıyan karakteristik bir duruş alma eğilimindedir.
Egzersiz kapasitesi ağızdan solunumdan olumsuz etkilenir; ve orta seviyede ileri baş postürü, solunum kas fonksiyonunu iyileştirmek için telafi edici bir mekanizma görevi görmektedir.
Bu ileri baş duruşu genellikle kas yorgunluğuna, boyun ağrısına, temporomandibular eklem bölgesinde gerginliğe, spinal disk sıkışmasına, erken artrit, gerilim tipi baş ağrılarına ve diş problemlerine yol açar.🤕
Çene ağrısı, boyun ağrısı, diş gıcırdatma gibi problemleriniz varsa, çözüm doğru dil duruşu ve burundan nefes almaktır.
Bu resim size bir şey ifade ediyor mu?
İşte burundan nefes almayı ve postürü destekleyen nefese nasıl yeniden dönebileceğine dair hızlı bir uygulama kılavuzu;
1. Dili ağzın çatısına kadar kapatın. 2. Çene hafifçe aşağı ve boynun arkası düz olmalıdır. 3. Karnı üç boyutlu olarak genişleterek derin bir nefes alın. 4. 4 saniye nefes alın, ardından 8 saniye nefes verin. 5. Bunu 30 defa tekrar edin.