Geçenlerde Migros’a alışveriş için girmiştim. Girişteki alışveriş arabalarından birini rastgele aldım. Birkaç adım sonra fark ettim ki araba arızalı, bir tekerleği diğer tekerleklerden bağımsız olarak başka bir yöne gitmeye çalışıyordu.
Tahmin edeceğiniz gibi bu şekilde alışveriş çok kolay olmayacağı için onu yerine koyup , çalışır durumda olan bir tanesini alıp, alışverişe başladım.
Bir 10 dakika sonra, reyonlar arasında dolaşırken başka bir kişiyi, bozuk diye bıraktığım araba ile alışveriş yapmaya çalışırken bir yandan da araba ile mücedele ederken gördüm!
İnsanlarında kendi gerçeklerini yaratırken neden zorlandığı ya da mücadele ettiğini bir an orada fark ettim.
Kendi gerçeğini yaratma sürecini 3 tekerlekli bir araç gibi düşünürsek: Ruh (öz), zihin ve beden. Birçok insanın kendisi için istediği gerçeği yaratamamasının sebebi; üç tekerlekten en azından birinin farklı yöne gidiyor olması aslında.
Bu tekerlekler arasında kendi yolunda gitme konusunda en azimli olan genelikle özümüz 🙂
Özümüzün kendini ifade etme isteği ile zihnimizin bu konuda düşündüğü genelde farklı. Özümüz ile zihin arasında uyum olmaması ilham ve motivasyon eksikliği ve genel bir karışık ruh hali yaratabiliyor.
Bunun bir sonucu olarak, istediğimizi düşündüğümüz gerçeklik ile ilgili eyleme geçmiyoruz ve “beden” tekerleği de tamamen sıkıştığı bir noktaya ulaşıyor.
Birçok insanın kendi gerçekliğini yaratma sürecinde yaşadığı durum bundan ibaret. Öz (ruh) ve zihin birbirinden farklı noktalara doğru hareket ediyor ve beden ise hareket bile edemiyor. Sonuç olarak çok çaba göstermemize rağmen hiçibir şekilde ilerleyemiyoruz.
Eğer güçlü ve başarılı bir şekilde gerçekliğimizi yaratmak istiyorsak, öncelikli olarak özümüzle hizalanmalı ve bağlantıda olmalıyız.
Bu hizalanma ve bağlantıyı sağlamanın en kolay yollarından biri nefes ve meditasyon çalışmalarıdır.
Sevgilerimle,
Pınar