Tag Archives: nefes farkındalığı

Yeni Başlayanlar İçin Meditasyon 101-2

Değişen Bakış Açısı

Meditasyon problemlerinizi çözme sözü vermez ve sonsuz mutluluğun garantisi de değildir. Hayat, tüm zorlukları ve belirsizliğiyle gerçekleşir. Meditasyonun katkısı; çevrenizde meydana gelen durumlarla ilişki kurma, tepki verme ve görme şeklinizi değiştirmektir. Dışardaki tüm kaosun ortasında bir dinginlik sunar. Tutarlı bir uygulama ile – ve belli bir miktar açık fikirlilik ve araştırma istekliliği ile – sağladığı değişim kademeli, incelikli, elle tutulamaz ama derindir. Hem kendiniz, hem de başkaları hakkında hissetme şeklinizi değiştiren artan bir farkındalık ve anlayış duygusunu içerir.

Uygulama Kolaylıkları

Doğru Zaman, Doğru Yer;

İlk adım, mümkünse haftada birkaç kez düzenli bir uygulama yapmaktır. Başlangıç için bazı noktaları mutlaka belirle: Ne kadar zaman ayıracağın ve nereden yapacağın gibi ;

Önerilerim; 10-15 dakika zaman ayırmak ve nispeten rahatsız edilmeyeceğin (biraz arka plan gürültüsü sorun değildir) bir yer olması. Bir alışkanlığı oturtmak ya da oluşturmak disiplin ve azim gerektirir, bu yüzden bir rutini onurlandırmak – yani aynı zamanda, aynı yerde – meditasyon pratiğinizi geliştirmenize yardımcı olur. Pek çok insan meditasyonu, dişlerini fırçalamak gibi zaten yaptıkları rutin bir alışkanlıkla eşler. Meditasyon yapmak için en uygun önerilen zaman sabah ilk iştir, ancak sabah, öğleden sonra veya akşam gibi programınıza uygun bir zaman bulmak bence daha önemlidir. Çünkü sabah yapılması önerilse de, eğer sizin için yoğun bir zaman dilimiyse sabah, siz kendinizi rahat hissedeğiniz bir zaman aralığını seçebilirsiniz.

Ne Giymeli ?

İstediğini giyebilirsin. En önemlisi rahat olmak ve hissetmektir. Bir kravat, kemer veya atkı takıyorsanız, gevşetmek ve ayrıca rahatsız edici, dar ayakkabı veya topuklu ayakkabılarınızı çıkarabilirsiniz.

Nasıl Oturmalı?

Evde veya dışarıda meditasyon yapabilirsiniz. Bir minderde, bankta, sandalyede veya sizin için uygun başka herhangi bir yerde oturabilirsiniz. Bir ağacın yanında bağdaş kurup oturmak, lotus pozisyonda oturmak gibi lanse edilen görüntüleri unutun 🙂 Bunların hiçbiri gerekli değildir ve öyle oturmadığınız da daha az yararlı olmaz.

Yeni başlayanlar için; dik bir sandalye kullanmayı öneriyorum. Sandalyenin önüne doğru oturmak doğru duruşa yardımcı olacaktır: Sırt düz, boyun gevşemiş, çene hafifçe içeri girmiş. Ellerinizi gevşek bir şekilde dizlerinize veya kucağınıza yerleştirebilirsiniz.

Ne Kadar Sürmeli?

Ne kadar süre meditasyon yapacağınız, tercihlerinize, yaşam koşullarınıza ve mevcut zamanınıza bağlıdır. Sürdürülebilirlik, süreden daha önemlidir. İlk başladığınızda, 5-10 dakikalık bir süre ile başlamanız önerilir. Yeni başladığında 10 dakika sessizce oturmak çok kolay değildir, bu yüzden 3 veya 5 dakikalık rehberli meditasyonlardan başlamakta da bir sakınca yoktur. Bu yüzden ilk başlarda rehberli meditasyonları deneyebilir ve sonrasında süreçte ilerledikçe kendi kendinize yapabilirsiniz.

Motivasyonunuz Konusunda Net Olun!

Herkesin, meditasyon yapma nedeni öznel ve farklıdır. Neden meditasyon yapmak istediğini bilmek, net bir motivasyonla başlamak yararlıdır. Neden yaptığınıza dair net bir amacınız yoksa, büyük ihtimalle uygulamaya devam etmekte zorlanırsınız. Pratiklerinizde ne elde etmek istediğiniz konusunda net olmanız- daha mutlu hissetmek, daha sakin hissetmek, daha fazla odaklanmak ya da daha az stres olmak gibi – kendinize verdiğiniz bu sözü tutmanın yanı sıra doğru zihin tutumunu yaratmanıza da destek olur.

Gün begün İlerleyin

Meditasyon ömür boyu süren bir yolculuktur, hızlı ilerleme kaydedeceğin bir depar koşusu değildir. Günlük pratik, adanmışlık, sabır ve uygulama gerektiren bir beceridir. Faydalarının zaman içinde kademeli olarak hissedildiğini hep hatırlayın.

“İyi” veya “kötü” meditasyon yoktur ve “başarılı” veya “başarısız” da yoktur; yalnızca farkındalık ve farkında olmama veya dikkat dağıtma ve dikkat dağıtmama vardır. Zamanla, zihin daha az dikkati dağılmayı öğrenir ve farkındalığımız daha stabilize olur.

Meditasyon Pratiği Sonrası Farkındalıkla Kalmak

Şimdiki anla ilgili farkındalık için meditasyon yaparız. Bu becerinin amacı, bizi gün boyunca daha farkında ve odakta tutmaktır. Meditasyonun sonunda, o andaki zihnin kalitesini fark etmek ve onu günün geri kalanına taşıma niyetinde olmak önemlidir. Meditasyon sonrasında, ne yapacağınız konusunda- dişlerinizi fırçalamak, duş almak veya kahvaltı yapmak gibi- net bir fikir oluşturun. Meditasyon sürecinde oluşturduğunuz sakin ve kaliteli ferahlığı kaybetmemek için, bu farkındalığı yaptığınız bir sonraki aktiviteye de taşıyacağınızdan emin olun.

Sevgilerimle,

Pınar

Meditasyonun Faydaları

Meditasyon yapmaya başladığımızda, kendimize ilk zamanlarda fark etmeyeceğimiz bir şekilde derinden bir iç görü ile bakarız. Meditasyonun faydaları sayısız, çeşitli ve bilim desteklidir. Bir çok insan stres yönetimi, kaygıyı azaltmak ve iç huzur geliştirmek için meditasyon yapmaya başlar. Meditasyonun zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlık üzerinde olumlu etkilerini belgeleyen binlerce çalışma var. Bir pratik oluşturduğunuzda ve bunu sürekli olarak tekrar ettiğinizde meditasyonun sağlık açısından birçok faydası olduğunu 1. elden tecrübe edebilirsiniz.

Zihinsel Sağlık Açısından;

Bir çok insan önce meditasyonun zihinsel sağlıkla ilişkili olumlu yan etkilerine aşinadır: artan farkındalık, netlik, şefkat ve sakinlik hissi. Artan odak, genellikle meditasyonla ilişkilendirilen başka bir faydadır. Aslında, yapılan bir çalışma, 4 haftalık meditasyon app uygulaması kullanmanın odağı % 14 artırabildiğini, bir diğeri ise sadece tek bir seansın zihin gezintisini % 22 azalttığını göstermiştir. Bir başka çalışmada, John Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacılar genel meditasyon programlarının stresle ilişkili depresyon, anksiyete ve ağrının psikolojik semptomlarını hafifletmeye yardımcı olduğunu buldu. Çalışanların 8 hafta boyunca Headspace’i kullandığı Google ve Roche’da yapılan yayınlanmış bir çalışmada da benzer sonuçlar elde edildi: Katılımcılar depresyonda % 46 azalma ve anksiyetede% 31 azalma bildirdi. Başka bir çalışma 1 aylık meditasyon pratiği ile zihinsel dayanıklılıkta % 11 artışla sonuçlandı.

Sadece birkaç dakika, hatta bir dakika bile olsa, herşeyi bırakıp, nefes almak ve yeniden canlanmak için zaman ayırmanın, sağlığı ve kendini iyileştirmek için bir fayda sağlayacağı nettir. Ve bu tür çalışmaların faydası pratik ile birikmekte ve artmaktadır.

Fiziksel Faydalar;

Meditasyonun derin fiziksel faydalarını anlamak için, kronik stresin vücuda nasıl zarar verebileceğini bilmek önemlidir. Stres, sempatik sinir sistemini uyararak kan dolaşımında doğal stres hormonlarının (epinefrin ve kortizol) yükselmesine neden olur. vücudu olumsuz etkiler.

Örneğin, çok fazla epinefrin (a.k.a. adrenalin) kalp krizi ve felç riskini artırabilir; çok fazla kortizol kan şekeri düzeylerini artırabilir, bağışıklık sistemini baskılayabilir ve kan damarlarını daraltabilir. Sonunda, stres hormonlarındaki kronik ani artışlar kan basıncında, kalp atış hızında ve kolesterol seviyelerinde artışa, bağışıklık, enerji seviyesi ve uykuyu bozabilir. Beden ve zihin gevşediğinde -meditasyon uygulaması veya diğer tekniklerle – parasempatik sinir sistemi uyarılır ve vücut stres hormonları salgılamayı durdurur. Düzenli olarak meditasyon yapan birçok insan, vücutlarını talep üzerine rahatlamaya şartlandırmayı öğrenmiştir ve araştırmalara göre stresi daha etkili bir şekilde yönetebilirler.

California Üniversitesi, Davis’in araştırmasına göre, genel meditasyon programları ve applerini kullanan kişilerde kortizol seviyelerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Stresi azaltmak neden bu kadar önemli? Kan basıncını, kalp atış hızını ve oksijen tüketimini düşürür, Bu da daha yüksek enerji seviyeleri, daha iyi bağışıklık ve uyku ile sonuçlanır. Ayrıca, stresi azaltmak, birçok sağlık durumunun fiziksel semptomlarını azaltmak için anahtardır.

Duygusal Faydaları;

Meditasyonun gerçekten sihrini gerçekleştirebileceği en önemli yerlerden biri beyindir. Meditasyon yaparken olumsuz duygular ile daha rahat başeder ve yükselen duyguları sadece geçiş halleri olarak görebiliriz. Meditasyonun en derin avantajlarından biri, bakış açımızı ve zihnimizi değiştirdiği gibi, aynı zamanda beynimizi fiziksel olarak değiştirebileceği ve daha olumlu düşünce ve duygulara doğru yeniden düzenleyebileceğidir.

Nasıl çalıştığı şu şekilde özetleyebiliriz: Meditasyon, medial prefrontal korteks (veya beynin “ben merkezi”) olan korku, stres ve anksiyete gibi negatif nörolojik bağlantı özelliklerini azaltır. Alternatif olarak, odaklanma ve karar verme gibi olumlu özelliklerin geliştirilmesinden sorumlu beyin bölümlerine yeni nörolojik bağlantılar da kurar. Ayrıca araştırmalar, gri maddenin – beynin duygusal düzenleme, planlama ve problem çözmeden sorumlu alanı olduğunu göstermektedir. – öğrenme ve hafızadan sorumlu kortikal kalınlığın yanı sıra, her ikisi de düzenli meditasyon uygulamasıyla artar. Tüm bunlara ilave olarak; stres, korku ve kaygıyı nasıl hissettiğimizi düzenleyen amigdala, meditasyona küçülerek yanıt vermektedir.

Araştırmalar, meditasyon pratiği ile beynin yeniden yapılandırılmasının onu daha iyi hale getirebileceğini ve yeniden düzenlenebileceğini teyit eder. Bir çalışmada, 3 hafta boyunca meditasyon pratiği yapan kişilerin, saldırganlık ve olumsuz geribildirime olan tepkiselliklerinin % 57 sinirliliklerinin % 27 azaldığını göstermiştir. Bir başka önemli veri de meditasyon pratiği ile kişinin olumlu duyguları % 16 ve şefkati % 21 artırdığını göstermiştir.

Tabii ki, meditasyonun duygularımızı derinden etkilemesi mantıklı çünkü -kendimizi zihnimzden ziyade anın içinde olmak üzere eğittiğimizde-negatif düşünceleri ve duyguları fark ederek ve onlara kapılmayarak anın içinde kendimizi daha iyi hissederiz.

Sevgilerimle,

Pınar

Neden Bilinçli Bağlantılı Nefes Pratiğiniz Olmalı?

Bilinçli bağlantılı nefes bir çok kişinin çok da aşina olmadığı, unuttuğu hatta önemsemediği bir alışkanlık hatta sanattır. Yüzyıllardır nefes çalışması, yani pranayama, özellikle yogik uygulamalarda şifa ve dönüşümün en önemli anahtarlarından biri olarak yer almıştır. Tüm bunlara rağmen nefesin ve farklı nefes alışkanlıklarının gerçekte ne yaptığı ve farklı nefes pratiklerinin bedene, zihne ve ruha neler yaptığı konusunda biraz kafa karışıklığı vardır.

Bilinçli Bağlantılı Nefese Dair

Nefesinizin düşüncelerinizle bağlantılı olduğunu biliyor musunuz? Anne karnındaki süreçte ve doğumunuzdaki tm düşünce kalıpları nefes alma mekanizmanızı etkiler. Bu da kişiliğinizi ve dünya üzerindeki deneyimizi etkiler aslında. Bu nedenle bilinçlatınızı dönüştürmenin yolu nefesten geçmektedir.

Batı dünyasındaki ilk nefes hareketi olan Rebirthing Nefes Uluslararası Kurucusu Leonard Orr’a göre, ” Bir ilham ve öğrenme eylemi olarak nasıl nefes alacağını nefesin kendisinden öğrenme hali…”

Bu basit gibi görünsede, nefes mekanizmasını özgürleştirmek belli bir pratiği gerektirir.

Eğer nefesin gücü sizi büyülediyse ve faydalarını keşfetmek istiyorsanız, işte bilmeniz gerekenler;

1- Gerilimden Özgürleşmek

Nefes alışın nefes verişe bilinçli olarak gevşeyen ve rahatlayan bir tutumla bağlanması süreci, bedendeki acı ve ağrı gibi sıkışmış gerginliklerin bırakılmasına izin verir. Bu genelde bedende sıkışmış ve bastırılmış olan duygulardan kaynaklanır. Bir nefes çalışmasında kişiler farklı nefes patternlerine sahip olsalar da, uygun ve nitelikli bir rehberlik ve açık bir zihin ile tüm bunların üstesinden gelmeyi öğrenebilir.

En büyüleyci olan farklı patternlerin, hayatta kalma mücadelecesi, komfor alanında kalmak ve/veya ölüm korkusu gibi inançlar ile bağlantılı olmasıdır. Kişi özgür ve tam olarak nefes aldığında, bedeninde gerilim biriktirmez. Hayata karşı daha kabullenici ve genel olarak rahat olurlar. Bu doğal olarak ve hiçbir zorlama olmadan oluşur.

 2- Bilinç Açıklığı Sağlar:

İnsan olarak, anı deneyimlemek gibi müthiş bir yeteneğimiz var ve her anı ile ona ait bir anlamımız mevcut. Bu anılar hücresel hafımıza yerleşmiştir ve bizi geçmişin hapishanesinde tutarlar.

Bilinçli bağlantılı nefes ile olan, bu anıları güvenli bir şekilde yeniden yüzeye çıkartmak ve nefes alarak,- nefesle içinden geçerek- sonuç olarak onlara verdiğimiz tepkiyi ve anlamı değiştirmektir. Örnek olarak, Fredric Lehrman*, doğumumuzun tüm eylemlerimiz üzerindeki etkisini vurgular ve her yeni doğuş deneyimi ile kişinin eski bilinçlatı kodları çözülür ve güvenli bir şekilde bütünleşir.

3- Farkındalık Sağlar:

Düşüncelerimiz yaratıcıdır ve gerçekliğimizi etkiler. İster sağlıklı düşünelim, ister sağlıksız düşünelim, dış dünyaya tepkilerimiz iç dünyamızda olup bitenlere dayanır. Bilinçaltı sürekli sonuçlar üretir. Bu düşüncelerin farkında olmak ve nefes çalışmaları ile dönüştürmek bilinçaltına yeni bir programindirmek gibidir. Buna ilave olarak, olumlama olarak da bilinen kendi kendini güçlendiren ifadelerin kullanılması farkındalık sürecini geliştirir ve güçlendirir. Bu olumlamaları seans sırasında ve sonrasında kullanmak daha güçlü ve kalıcı etki yaratır.

4- Bilinçsiz Doğum Senaryosu İyileşir:

Bir çok kişi bilinçsiz doğum öncesi dönemler, doğum anılarının yaşamdaki algımızı ve davranışlarımızı etkilediğinden bahsetmiştir.

Fransız kadın doğum uzmanı ve Şiddetsiz Doğum kitabının yazarı Frederick Leboyer, doğumdan büyülenmiş ve doğumun doktorlar ve prosedürlere dair olmadığının, sadece bebek ile ilgili olması gerektiğini vurgulamıştır. Kitabında doğumu bir bebeğin gözünden anlatarak, ne kadar travmatize edici olabileceğini vurgulamıştır.

Her birey nefes çalışmalarında, kendi doğum senaryolarını yeniden yaratmakta olduğunun farkında olmalıdır. Bu çalışmaların niyeti kişilerin kendi kalıplarını, limitlerinin farkına varması ve dönüştürmelerine yardımcı olmaktır.

Özet:

Tüm bu bahsettiklerim sağlığınızı, zindeliğinizi ve bütünsel iyiliğinizi genişletirken aklınızda bulundurmanız gereken ana hatlardır. Fiziksel bedende bizi hayatta tutan özün nefes olduğunu her an hatırlamakta çok faydalı olacaktır. Kendi nefesinizle sevgi dolu bir ilişki kurarak, hayatta nasıl geliştiğinizi kolaylıkla deneyimleyebilirsiniz.

Sevgilerimle,

Pınar

* Nomad Üniversitesi Direktörü FREDRIC LEHRMAN, 25 yılı aşkın süredir işletme psikolojisi alanında aktiftir. Parayı Doğru Almak: Zenginlik Psikolojisi adlı tanınmış semineri, binlerce insanın para konusundaki endişelerini sona erdirmesine ve yaratıcılıklarını ve refahını genişletmesine yardımcı oldu.

**Bu yazı Breathmag’deki bir yazıdan çevirilmiş ve kendi yorumlarım ile harmanlanmıştır.

Nefes Koçu Ne Yapar?

Nefes koçunun görevi, dışardan bir göz olarak kişinin nefesini takip etmek ve  bu esnada kişiyi nefes alışkanlıkları doğrultusunda yönlendirmektir. Nefes koçu, kişiyi sürekli doğal nefese yönlendirir. Bu yüzden her seans eşsiz ve bir diğerinden farklıdır.

Nefes koçluğu seansında, kişi derin nefesler alır ve koç kişinin nefesindeki limitleyici alışkanlıklarını analiz eder. (kişi doğal nefes alışkanlığının dışında her ne yapıyorsa bu tespit edilir) Analiz sonrasında, kişinin  nefes alışkanlıklarını çözecek uygun teknik ve sistemleri  kullanarak doğal nefesi hatırlamasını sağladığı çalışmalardır.

Nefes koçluğu birebir ve yüz yüze yapılır. Nefes koçu seans boyunca, aktif olarak  elleriyle bedenin üzerinde çalışır ve olumlamalar kullanır.

Yoga dersi sonrası dinlenene bir grup öğrenci, savasana, yoga, dinlenme, meditatif, studyo çalışması

Bir nefes koçluğu çalışması,  yaşam koçluğu ve  40-50 dk. aktif nefes seansı ile toplam 1,5 saat kadar sürer. Nefes koçluğu seansı, bir mat üzerinde yatarak, gözler kapalı ve müzik eşliğinde yapılır.

Nefes koçu size doğru nefes almayı ya da bir nefes tekniği öğretmez. Nefes teknikleri belirli durumlar -stres, kaygı, üzüntü vs -için kullanılan yöntemlerdir. Nefes koçu kişiyi doğal nefesine yönlendirir çünkü hepimiz doğal nefese sahibiz, sadece unuttuğumuz için mevcut alışkanlıklarımızla nefes alıyoruz.

Sevgilerimle,

Pınar

Hiperventilasyon (Aşırı Nefes) Nedir? Nelere Yol Açar? Çözüm Nedir?

Hiperventilasyon (Nefes Açlığı) Nedir?

Tıbbi açıdan bakarsak; hiperventilasyon; gaz değişiminin hızlanması; akciğer alveollerine giren hava miktarının artması; aşırı ventilasyon olarak nitelendirirlebilir. Daha basitçe bakacaksak olursak; heyecan, korku, sıkıntı ve diğer bazı etkenler nedeniyle solunumun hızlanması ve kanda karbon dioksit miktarı azalmasıdır. Vücudun düzgün çalışması için oksijen gereklidir. Nefes aldığınızda, akciğerlere oksijen gider. Nefes verdiğinizde, atık bir ürün olan karbondioksiti serbest bırakırsınız. Normalde solunum sistemi bu iki gazı dengede tutar.

Hızlı veya kuvvetli bir şekilde nefes verince, vücut aniden çok fazla karbondioksit kaybeder ve baş dönmesi ve parmak ve dudaklarınızda uyuşma gibi bir his oluşmasına neden olur. Hiperventilasyon, çok hızlı nefes almaya başladığınız bir durumdur. Elbette bu iyi bir nefes alışkanlığı değildir.

Doğal nefes, oksijeni içine çektiğiniz ve karbondioksiti dışarı verdiğiniz sağlıklı bir denge ile gerçekleşir. Aldığınızdan daha fazla nefes verince, hiperventilasyon yaparak, bu dengeyi bozarsınız. Gergin veya stresli iken, daha çok nefes alırsınız.

Bunun altında bir çok tetikleyici sebep olabilir. Nefes açlığında, hem ekshalasyon hem de inhalasyon için enerji kullanılır ve vücudunuzda zamanla ruhunuza yayılacak doğal olmayan bir gerilim yaratırsınız. Özellikle günlük işlerle uğraşırken, göğüs ve diyaframın pasif olduğu bir şekilde, rahat bir nefes almak, daha iyi olacaktır.

Bir hiperventilasyon atağı, kişinin hızlı ve yüzeysel nefesler almasıyla başlar. Kaygıya neden olan bir şeyin varlığı ile de tetiklenir fakat çoğunlukla ortada nefes alış-verişlerin değişmesi için somut bir neden bulunmaz. Yüzeysel ve sık nefes alış-verişler vücudun kimyasını da değiştirir ve böylece parmaklarda ve dudak çevresinde karıncalanma ve göz kararması oluşur. Bu belirtiler korkutucu olmakla birlikte, tıbbi açıdan tehlikeli değillerdir. Ancak bu durum kaygı hissinin artmasına neden olurken, şiddetli bir kısır döngü yaratır.

Nefes açlığı, solunum alkalozunun altında yatan nedenlerden biridir aynı zamanda. Solunum alkalozu, çok hızlı veya çok derin nefes alırken ortaya çıkar ve karbondioksit seviyeleri düşer. Bu, kanın pH’ının yükselmesine ve fazla alkalin olmasına neden olur. Kan çok asidik olduğunda, solunum asidozu oluşur.

Nelere Yol Açar?

Baş dönmesi, zihin karışıklığı, el ve ayaklarda spazm, uyuşma ve baygınlık başlıca belirtileri oluşturur. parmaklarda ve dudak çevresinde karıncalanma hissi (parestezi), ve göz kararması oluşur. 

İlk olarak aşırı nefes alma işi fiziksel olarak yorucu bir durumdur. Bu nedenle de kişi sıcaklar, ateş basar ve terler. İkinci olarak fazla nefes alıp vermek yorucu olduğu için yorgunluk ve tükenmişlik hissi yaşatabilir. Üçüncü olarak aşırı ve hızlı nefes alan kişiler nefes alıp verirken diyafram (karın) – karın solunumu, yerine daha çok göğüslerini kullanırlar- göğüs solunumu yapar. Bu göğüs kaslarının gerginleşmesi ve yorulmasına yol açar ve bu nedenle şiddetli göğüs ağrıları hissedebilirler. Son olarak aşırı nefes alıp veren bireylerde tekrarlayan biçimde iç çekme ve esneme alışkanlığı vardır. Bunlar aslında hiperventilasyonun bir başka biçimidir. Çünkü esneme veya içme çekme esnasında büyük miktarda CO2 akciğerle yoluyla hızlı bir biçimde vücuttan atılır. Bu nedenle hiperventile olduğunuzu fark ettiğiniz an, alışkanlık olmuş iç çekme ve esnemenin de farkına vararak bunu azaltmaya çalışmak önemlidir.

Hiperventilasyonla ilgili bir başka konuda kişinin kendi nefes açlığını fark etmemesidir. Bir çok kişide nefes açlığı son derece hafif ve fark edilemeyecek bir şekildedir. Özellikle alışkanlık haline getirdiği durumlarda fark etmek güçtür. Bu tür hallerde kandaki CO2 miktarındaki belirgin düşüklüğe rağmen vücudun bu durumu kapatmaya çalışması sonucunda kandaki asit-alkali durumunda bir denge söz konusu olabilir. Bu nedenle de belirtiler ortaya çıkmaz. Bununla birlikte sürekli CO2 düzeyi düşük olduğu için vücut CO2 düzeyindeki yeni düşmelerle baş edebilme kapasitesini yitirir ve soluk alıp vermedeki küçük bir değişiklik bile (örneğin bir esneme sonunda) aniden belirtileri tetiklemek için yeterli olabilir. Bu durum panik atakların neden ani biçimde örneğin uyku anında ortaya çıktığını ve bu durumu yaşamakta olan bireylerin neden ben “ben hızlı nefes alıp vermiyorum” demesini açıklamaktadır.

Nefes Açlığına Çözüm Önerileri

En önemli adım nefesinizi fark etmektir. Buna nefes farkındalığı da diyebiliriz. Nefesinizle tanışın 🙂

  • Gün içinde nasıl nefes alıyorsunuz?
  • İç çekme ya da benzeri bir alışkanlığınız var mı?
  • Ağzınız açık mı nefes alıyorsunuz?
  • Büyük hacimli nefes almanızı gerektiren durumları fark edin.
  • Nefesin sakin mi? Sessiz mi? Yoksa hızlı ve fazla mı?
  • Nefes alırken bedeninde bir yeri kulanıyor musun? Ya da bedeninde bir yerde gerginlik var mı?
  • Başkalarının nefesini gözlemleyin. Onlar nasıl nefes alıyor? Ağızları açık mı kapalı mı?

Nefesinle ilgili bir farkındalığa ulaşınca;

  • Gün içinde burundan nefes aldığından emin ol.
  • Sakin, sessiz, hareketsiz ve doğal bir nefes geliştir.
  • Gün içinde küçük molalar ile nefesini fark ederek, kendini “şimdi ve buraya” getir.

Panik bozukluk ile çokça karıştırılan bir durum olmasına karşın nefes açlığı yaşayan kişilerin sadece %25’inde panik bozukluğu görülür.

Atak gibi bir durum yaşadığın hallerde aşağıdaki egzersizi kullanabilirsin.

  • Hiperventilasyon kısa bir süre için, bir kese kağıdının içinden nefes alınıp verilmesi ile (naylon olmamalı) kolayca tedavi edilebilir. Bu nefes alma tekniği, fazla nefes alma ile oluşan vücuttaki kimyasal değişimleri düzene tekrar düzene koyar. Bununla birlikte, uzun dönemde, kaygıya neden olan gerçek problemin tespit ve tedavisi ve rahatlama yöntemlerinin öğretilmesiyle asıl tedavi sağlanabilir.
  • Bir başka önerim; 5 duyu organıyla ana odaklanmak (oryantasyon) uygulayabileceğimiz etkili yöntemlerden biridir. O anda etrafta gördüğümüz nesnelere odaklanabilir, oranın ısısını hissedebilir, oturduğumuz yerin bedenimize temasını hissedip oranın kokusunu içimize çekebiliriz.

Hiperventilasyonla ilgili unutulmaması gereken en önemli nokta TEHLİKELİ olmadığıdır. Kaç- savaş tepkisinin ana parçalarından biridir ve amacı vücuda herhangi bir tehlike anında tehlikeden korumaktır. Hiperventilasyonla ortaya çıkan değişiklikler vücudu potansiyel olası tehlikelerden kaçmak için harekete geçmeye hazırlamaktadır.

Sevgilerimle,

Pınar